Bir zamanlar uzak bir ülkede Sevimliler adında küçük bir köy varmış. Bu köyde yaşayan insanlar paylaşmayı ve birbirlerine yardım etmeyi çok severlermiş. Köy halkı kimin neye bir ihtiyacı olsa hep birlikte bunu gidermeye çalışır ve daima birbirlerine destek olurlarmış. Bu köyde yaşayan Ali isminde küçük bir çocuk varmış. Ali her gün evinin bahçesinden topladığı meyveleri köyün pazarına götürerek meyveleri bu pazarda satarmış. Bu sayede evine katkı sağlayan Ali hem işe yarıyor olmaktan hem de ailesinin yükünü hafifletmekten mutlu olurmuş.
Bir gün Ali’nin pazara satmak üzere götürdüğü meyvelerin bir kısmı satılmamış. Bu durum ilk önce Ali’nin çok canını sıkmış. Sonra nasibinin bu kadar olduğunu düşünerek tevekkül etmiş ve eve dönmeye karar vermiş. Eve dönmek için hazırlanırken Ali’nin aklına zekat gelmiş. Zekatın yardıma ihtiyacı olan kişilere verilen miktar olduğunu düşünerek bu meyveleri de tıpkı zekat gibi yardıma ihtiyacı olanlara verebilirim diye düşünmüş. Böylece elinde kalan meyveleri eve dönerken ihtiyaç sahibi olduğunu düşündüğü kişilere ikram etmiş.
Ertesi gün Ali bir gün önce yapmış olduğu iyiliklerin kendisini ne kadar mutlu ettiğini fark etmiş. Bu durumu her gün tekrarlamalıyım diye düşünmüş. Her sabah bahçedeki meyveleri büyük bir özen ile topluyor ve pazara getiriyormuş. Satılmayan meyveleri ise eve dönüşte ihtiyaç sahiplerine dağıtıyor ve eve eli boş olarak dönüyormuş.
Günler böyle geçip giderken Ali her gün bahçeden çok daha fazla meyve toplamaya ve pazara götürdüğü bu meyvelerden pek çoğunu satmaya başlamış. Ne kadar çok satarsa satsın günün sonunda ihtiyaç sahiplerine mutlaka meyve kalıyor ve her geçen gün daha fazla para ile eve dönüyormuş.
Bu durumu anlamlandırmaya çalışan Ali bunun vermenin bir hikmeti olduğunu anlamış. O her gün ihtiyaç sahiplerine verdikçe Allah da ona her geçen gün daha fazlasını veriyormuş. Bu durum Ali için artık bir hayat tecrübesi olmuş. Anlamış ki ihtiyaç sahiplerine verilen hiçbir şey azalmıyor aksine her geçen gün çok daha fazla bereketleniyormuş. Ali iyilik yapmanın ve ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını gidermenin kişinin kendisine yaptığı bir yatırım olduğu anlamış.