Yusuf okulunda çok başarılı, mahalle halkı tarafından çok sevilen, sevimli ve çok iyi kalpli bir çocukmuş. Onun kalbi her zaman sevgi ve iyilikle doluymuş. Yusuf’un Doruk isminde bir de köpeği varmış. Yusuf köpeği ile birlikte vakit geçirmeyi çok severmiş. Birlikte oyunlar oynar, parka yürüyüşe gider ve mahallede kimin neye ihtiyacı varsa yapabildikleri ölçüde onlara yardım ederlermiş.
Yusuf her sabah okula yürüyerek gider okul bittiğinde de yine yürüyerek okuldan eve dönermiş. Okul dönüşü yolda gördüğü yaşlı teyzelerin, amcaların poşetlerini taşır, onları karşıdan karşıya geçirir, kuşlara su doldurur, kedileri severmiş.
Yusuf yine bir gün okul dönüşü eve doğru yürüyormuş. Yol kenarında bir karartı görmüş. Yusuf yaklaştıkça karartının hareket ettiğini fark etmiş. Yanına geldiğinde ise uzaktan gördüğü karartının aslında ters dönmüş bir kaplumbağa olduğunu görmüş. Onun için çok endişelenmiş.
Kaplumbağayı eline alarak onu düzelten ve hemen yanındaki su matarasından ona su içiren Yusuf bir müddet kaplumbağayı izledikten ve iyi olduğuna emin olduktan sonra evine yürümeye devam etmiş. Yol boyu hızlı hızlı adımlar atarak eve bir an önce ulaşmak için sabırsızlanıyormuş. Eve gelir gelmez annesine başından geçenleri bir bir anlatan Yusuf’un heyecanı ve mutluluğu yüzünden okunuyormuş.
Annesi ona her zaman insanlara, hayvanlara ve hatta bitkilere karşı iyi olmasını tembih edermiş. Bugünkü hikayeyi dinlediğinde annesi de oğluyla gurur duymuş. Onu yaptığı bu güzellik için tebrik etmiş.
Yıllar geçmiş Yusuf büyümüş, kocaman bir mühendis olmuş. O küçük Yusuf iyilik yapmaktan hiçbir zaman vazgeçmemiş. Nerde başı sıkışan birini görse hemen gücü yettiğince ona yardım edermiş. Nerde bir hayvanın ona ihtiyaç duyduğunu anlasa Yusuf onun ihtiyacını giderirmiş. Yusuf mühendislik okurken maddi olarak hiçbir zaman sıkıntıya düşmemiş. Oysa ailesinin onu okutacak parası bile yokmuş. Yusuf yardımsever kişilerin kendisine vermiş olduğu burslar ile okulunu bitirip mühendis olmuş. Kim bilir belki de kendi yaptığı yardımlar ona böyle dönüyordur. İyilik yap, iyilik bul diye boşuna mı demiş atalar… Elbet vardır her iyiliğin bir karşılığı.